Haber

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, UAD’nin İsrail hakkındaki kararını değerlendirdi. İfade

Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail kararıyla ilgili olarak, “Bu karar, başta İsrail Başbakanı olmak üzere mevcut vahşetlerin sorumlusu olan her İsrailli yetkili anlamına geliyor.” (Binyamin) Netanyahu, uluslararası hukuk önünde hesap vermekten kaçamaz.” söz konusu.

Yüksel, Gazze’deki insanlık dışı saldırılara ilişkin UAD’de alınan ihtiyati tedbir kararına ilişkin yaptığı açıklamada, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin 29 Ocak’ta İsrail’e karşı Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’yi (Soykırım Sözleşmesi) ihlal ettiğini belirtti. Aralık 2023’te UAD huzurunda. İstenilen geçici tedbirlere ilişkin duruşmaların 11-12 Ocak 2024 tarihlerinde yapıldığı gerekçesiyle dava açtığını söyledi.

Duruşmaların Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili Dr. İsmail Emrah Karayel ve Anayasa Komisyonu Üyesi Denizli Milletvekili Cahit Özkan’dan oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetini takip ettiklerini belirten Yüksel, ” Mahkeme bugün 11-12 Ocak’ta yapılan duruşmalarda ileri sürülen taleplere ilişkin kararını açıkladı. Biz de bu kararı titizlikle takip ettik. Mahkeme, “Geçici tedbir taleplerinin değerlendirilmesi için gerekli ön şartların varlığını inceledik” dedi. ve tüm şartların mevcut olduğuna hükmetmiştir.” dedi.

Bu ön koşulların ilk bakışta bir uyuşmazlığın varlığı ve Mahkemenin yetkisi olduğunu belirten Yüksel, şöyle konuştu: “İsrail’in, Güney Afrika’nın ileri sürebileceği bir uyuşmazlığın bulunmadığı yönündeki iddiaları karşısında Mahkeme, Güney Afrika’nın bu davayı açmasından önce karar vermiştir. Bu durumda İsrail Soykırım Sözleşmesi’ne uymak zorundaydı.” İsrail’in farklı uluslararası medyada Sözleşme’yi ihlal ettiğini iddia ettiğini dikkate aldı. Ayrıca Soykırım Sözleşmesi’nde korunan hakların ‘erga omnes’ yani Sözleşme’ye taraf olan tüm devletlerin yükümlü olduğu haklar olduğunun altını çizdi. Bu nedenle İsrail’in tezi kabul edilmedi. “Uluslararası Adalet Divanı’nın, Soykırım Sözleşmesine taraf olan tüm devletlerin, Sözleşmenin herhangi bir şekilde ihlal edildiğini iddia edebileceği uluslararası yargı makamı olduğu açıktır.” dedi.

Sözleşme’nin 9’uncu maddesinin açıkça Mahkeme’ye yetki verdiğini belirten Yüksek, şöyle konuştu: “Nitekim bugünkü kararında Mahkeme bu nedenle ‘ilk bakışta’ yetkisi olduğunu ortaya koymuştur. Mahkemenin, geçici tedbirlere karar vermek amacıyla ilgili davayı görme konusunda mutlak yetkiye sahip olduğuna karar vermiştir.” “Dolayısıyla, İsrail yetkililerinin, açıkça hukuki destekten yoksun olan nedenlerle Mahkeme’yi yetkisiz hale getirme çabaları başarısız oldu.” söz konusu.

Mahkemenin, geçici tedbir taleplerini değerlendirmeye karar verdikten sonra belirlemesi gereken hususları anlatan Yüksel, “Öncelikle, ihlal edildiği iddia edilen hakların korunması amacıyla yapılan koruma talepleri makul görülüyor. İkincisi, talep edilen tedbirler ile alınan tedbirler arasında bir ilişki var. Üçüncüsü, “Haklara onarılamaz zararların önlenmesini gerektiren, gerçek ve yakın bir risk olan ‘acil’ bir durum var.” dedi.

Mahkeme’nin bu konuları tespit etmekte zorlanmadığını düşündüklerini belirten Yüksel, “Çünkü İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği askeri operasyonlara ilişkin çeşitli BM organlarının ve uzman kuruluşların rapor ve açıklamaları açık ve Mahkeme bunları dikkate aldı. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatör Yardımcısı Martin Griffiths ile BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı Genel Komiseri Philippe Lazzarini’nin yaptığı açıklamalara özellikle atıfta bulunuldu. Ocak 2024’te Gazze’deki vahim durum ve insani hatalar açıkça ortaya konmuş, ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine de atıfta bulunulmuştu.” dedi.

İhlalin gerektirdiği “soykırım kastı” unsuruna ilişkin üst düzey İsrail devlet yetkililerinin açıklamalarının dikkate alındığını belirten Yüksel, “Bugün Konsey Başkanı, tüm dünya kamuoyu önünde 25 bin 700 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. 63 binden fazla kişi yaralandı, 360 binden fazla ev yıkıldı veya yıkıldı.” “BM İnsani İşler Uyum Ofisi’nin, ülkenin kısmen zarar gördüğü ve yaklaşık 1,7 milyon kişinin ülke içinde yerinden edildiği bilgisini açıkça açıklaması, İsrail’in işlediği tüm suçların artık idrak edemeyecek seviyeye ulaştığının açık bir göstergesidir. saklı kal.” söz konusu.

Yüksel, “İsrail’in eylemlerinin soykırım kastı taşımadığı, bu nedenle Mahkeme’nin bu davayı tamamen reddetmesi gerektiği” iddialarına karşı Mahkeme’nin, başta İsrail Cumhurbaşkanı olmak üzere üst düzey İsrail devlet yetkililerinin açıklamalarını bir kez daha dünya kamuoyuna hatırlatması gerektiğini söyledi. Isaac Herzog. Bu argümanların kolayca savunulamayacağını teyit etmesi açısından dikkat çekici olduğunu vurguladı.

Cüneyt Yüksel, İsrail’in üst düzey devlet yetkililerinin soykırım niyetini ortaya koyan insanlık dışı açıklamalarına, kaçmaya çalıştıkları uluslararası hukuk kanallarında da rastlandığını kaydetti.

“Mahkeme 6 geçici tedbire karar verdi”

Bazı geçici önlemlerin alınmasının zorunlu hale geldiğini vurgulayan Yüksel, şöyle devam etti:

“Mahkeme 6 geçici önlem kararı verdi. Öncelikle İsrail Devleti, Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca, sözleşmenin 2. maddesinde yer alan eylemlerin Filistinlilere karşı işlenmesini önlemek için yetkisi dahilindeki tüm önlemleri almalıdır. Gazze: Bu eylemler arasında, bir sosyal gruba mensup kişilerin öldürülmesi, grubun üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar verilmesi, yaşam koşullarının grubun tamamının veya bir kısmının yok olmasına yol açacak şekilde kötüleştirilmesi ve içinde doğumların engellenmesi yer almaktadır. İkincisi, İsrail Devleti, askeri birimlerinin ve kendisine bağlı askeri grupların bir önceki sayıda bahsi geçen fiilleri işlemesini önlemek için derhal tedbir almalıdır. Üçüncüsü, İsrail Devleti bu fiilleri önlemek ve cezalandırmak için derhal her türlü tedbiri almalıdır. Filistinlilere karşı doğrudan ve açık bir şekilde soykırımı teşvik eden ve davet edenlerdir. Dördüncüsü, İsrail Devleti, Filistinlilerin karşı karşıya olduğu olumsuz yaşam koşullarının ortadan kaldırılması için acil olarak ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın Gazze’ye ulaştırılması için gerekli tedbirleri almalıdır. derhal her türlü tedbiri almalıdır. Beşincisi, İsrail Devleti, Gazze Şeridi’ndeki Filistin kümesinin üyelerine karşı soykırım sözleşmesine aykırı olduğu iddia edilen eylemlere ilişkin kanıtların korunmasını ve yıkımın önlenmesi için etkili önlemler almalıdır. Altıncısı, İsrail Devleti’nin emredilen tedbirlerin uygulanmasına ilişkin 1 ay içerisinde Mahkeme’ye rapor sunması gerekiyor. “Bütün bu kararların ya 15’e 2 ya da 16’ya 1 gibi ezici bir çoğunlukla alınmış olması çok değerli.”

Mahkemenin, geçici tedbirlere ilişkin UAD Tüzüğü’nün 41. maddesinde kendisine verilen yetkiye dayanılarak aldığı bu kararın tartışmasız bağlayıcı olduğuna işaret eden Yüksel, “Bu karar, sorumlu tüm İsrail yetkililerine karşı hukukun ihlalidir. mevcut zulümler için, özellikle İsrail Başbakanı (Binyamin) Netanyahu için.” Bu, uluslararası hukuk önünde hesap vermekten kaçamayacağı anlamına geliyor. Uluslararası Adalet Divanı bu kararıyla İsrail’in hukukun üstünde veya adaletin ötesinde olmadığını ilan etti. Bu karar, İsrail’in onlarca yıldır Filistin’de sürdürdüğü işgali, yerinden etme, baskı ve apartheid politikalarını gözlemliyor. “Mahkemenin İsrail’in katliamlarını soykırım çerçevesinde değerlendirmesi açısından bu karar tarihi bir karardır.” dedi.

“Mahkeme’nin de kararında atıfta bulunduğu BM Genel Kurul Kararı’nda isabetli bir şekilde ifade edildiği gibi, ‘Cinayet, bireylerin yaşam hakkının inkarıdır, soykırım, tüm insan gruplarının var olma hakkının inkarıdır ve toplumların var olma hakkının bu şekilde inkar edilmesi insanlığın vicdanını sarsmaktadır. .’ “Soykırım eylemlerine göz yummak BM’nin ruhuna ve amaçlarına aykırıdır.” diyen Yüksel, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:

“Bu ruhu ve hedefleri korumak adına bugünkü kararıyla olumlu bir adım atan UAD nezdinde devam eden davanın yakın takipçisi olacağız. İsrail’in Filistin’deki işgal, apartheid ve soykırım politikalarına karşı mücadeleye devam edeceğiz. Bugün, Böyle bir kararın ortaya çıkması ve uluslararası adalete duyulan ihtiyaç. Gazze’de yaşanan zulmün kanıtlarını en zor koşullar altında koruyan, ışık tutmak için büyük çaba harcayan Güney Afrikalı yetkililere, onların halkına ve herkese minnettarız. Filistin davasına her platformda destek veren Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Adaletin yerini bulması için ateşkesin tesisi ve kalıcı barışa giden yolun sağlanması için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. hızlıca.”

???????Yüksel’e açıklamasında AK Parti milletvekilleri İsmail Emrah Karayel ve Cahit Özkan da eşlik etti.

karkamisajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu